24 Mayıs 2008 Cumartesi

Çiçeğin Çilesi


İflah etmez bu dert beni, soldurur..

Keşke hiç var olmasaydım. Keşke yalnızca yokluk ve hiçlik olsaydım.

Rahmetin habercisi olan bir rüzgâr, baba ocağından aldığı toz zerresini ana kucağına bırakmasaydı. Bilinmezliğin kapkaranlık dehlizlerinde kayıp olan cevherim Yüce bir Sanatkâr tarafından en güzel bir yaratışla suretlendirilmeseydi.

Kışın sıcak bir yuvada uyuyan tohum iken, rahmet pınarından boşalan ab-ı hayat adeta çelik zırhlı duvarları delip beni yatağımdan çıkarmasaydı da öylece kalıp çürüseydim. Toprağı yarıp gün yüzüne çıkmasaydım. Güneşe bakan dallarım kırılsaydı, yapraklarım dökülseydi, yüzüm kapkara olsaydı, yansaydım.

Gübresi; kutlu bir Misafir'e kapısını, sofrasını açan o merhametli ev sahibinin mübarek cesedi olan toprağım renk ve rayiha nevinden eşsiz güzelliklerle bezenmem için türlü hayat özlerini köklerime sunmasaydı. Bad-ı sabanın musiki-i nevmidi tenimi okşamasaydı. Yeryüzünden kaynayarak çıkan tertemiz akarsuların şevk-i muttaridi damarlarımda dolaşmasaydı. Keşke güneş hiç bana gülmeseydi. Keşke üstüme bir buz dağı düşseydi, keşke petrol bataklığına gömülseydim, keşke yanıbaşımda bir yanardağ patlasaydı, kızgın ateşe girseydim, keşke kıyamet kopsaydı...

Bir çocuğun annesi, bir adamın sevdiği kadın için yolduğu mütevazı bir hediye, temiz muhabbetlerin nişanesi olsaydım. Genç bir kızın şiir defterine sokulup uykuya dalsaydım.

Şimdi diğer kardeşlerim dağ başlarında, kırlarda, mezar taşlarının gölgesinde. Ne olurdu ben de onlarla birlikte olsaydım. Bir kuzunun dişleriyle çiğnenip midesinde erimek olsaydı kaderim. Bir çiftçinin tırpanına meze olsaydı başım, otomobil lastiklerinin yahut kalın çizmelerin altında ezilseydi incecik vücudum.

Ey Allah'ım neydi bana bu utancın, bu aşağılanmanın reva görülmesine sebep olan kabahatim. Ben, bana bahşettiğin kadarıyla, Senin adını anmaktan bir an geri mi durdum? Yoksa ben bir Yahudi mezarlığında mı doğdum? Bana nasıl kıydılar…

Ey dağların bile saygı ve korkusundan un-ufak olduğu mukaddes emaneti kabul etme cüretini gösteren mağrur ve nankör insan.. Ey taşıdığı örtünün manevi ağırlığını umursamayan ve şuuruna eremeyen gafil insan.. Hiç düşünmedin mi benim hâlimi, bir bebek katilinin kanlı, barut ve ceset kokulu ellerine teslim ederken beni?

Hiç utanmadın mı?

BAŞÖRTÜLÜ KIZDAN İSRAİL'E ÇİÇEK!

A.

"Müşrikler ancak bir pisliktirler." (tevbe 28) Çiçekler bunun idrâkinde bizim kadar duyarsız değiller.

Farid Farjad'ın Golha'sını buraya tıklayarak indiriniz. { Golha: Çiçekler ( Farsça ) }

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Cok güzel bir yazi,ellerinize ve yüreginize saglik..

Adsız dedi ki...

Şu hallerine bakın yaaa özelliklemi başörtülüye verdirmişler o çiçekleri her bgördügümde içim acıyor yazıklar olsun bu ne gaflet anlamak mümkün degil...
dinler arası diyalogun meyvesi bunlar
indinde tek din islamdır..
bu ne büyük gaflet siz tan dahamı iyi biliyorsunuz yahu
namaz kılan yahudi kölesi olmak buna denir herhalde..

Adsız dedi ki...

"Eyvah! Beş on kafirin imanına kaldık
Bir ukuya daldık ki: Cehennemde uyandık."

Rabbim düşmanı dost edinenlerden korusun önce bizi.
yüreğinize kaleminize sağlık.
Allah yar olsun tüm gönüllere.

Adsız dedi ki...

Basindaki örtüyü düsünmemis cicegi nasil akil etsin..
Güzel yazi yüregine saglik.

Adsız dedi ki...

Basindaki örtüyü düsünmemis cicegi nasil akil etsin..
Güzel yazi yüregine saglik.